Bu makalemiz de madem Sevgi den bahsedeceğiz o zaman girişimizi Mevlana’dan güzel bir Sevgi cümlesiyle deneyelim:)

” Sevgili! Seni gözbebeğime nakşetmişim. Nereye baksam sen varsın.

Geçmiş çağlardan günümüze kadar insanoğlu; Sevgi ye dair bir çok tanımda bulunmuş, sevgi sohbet üzerine bir çok yazılar kaydetmiş, Sevgiyi resme döküp, duvarları kazımış, şiirler yazıp, türküler bestelemiş, hikayeler anlatıp, masallar yazmış, Sevgiyi gelecek nesillere aktarmak adına çeşitli uğraşlar vermişler, göz yaşlarını akıtmışlar, hatta kanlarını bile Sevgi uğruna dökmüşlerdir. Ama ne hikmetse hala Sevgi nin tarifini arar, birbirimize Sevgi var mı, yok mu diye sorar, kıymetini bilemeyiz. Sevgi elle tutulamaz, gözle görülemez, duyulamaz. Fakat hissedersin ruhunun en derin köşelerin de, yaşarsın yaşamak istediğin yaşayabileceğin, ömrün yettiği kadar.

Günümüz de ise; Sevgi hepimiz için farklı bi anlam taşımakta, kimine gore emek, bazısına gore fedakarlık, iyilik, hoşgörü, mutluluk, dostluk, güzellik, sevecenlik, içtenlik, özlem, hasret, beklemek, saflık, tutku bulup kaybettiğimizi sandığımız sevme hissi, bir duygu.

Yüce Rabbimizin bizlere bahşetmiş olduğu duyguların en hoşu olan Sevgiyi, çocukluğumuzda İlk olarak anne, baba, kardeş, oynadığımız oyunlar da oyuncaklar da gördük öğrendik. Vakit geçti hepimiz büyüdük dolayısıyla içimizde ki Sevgiyi de besledik, büyüttük. Nasıl ki yaşamak için yemek yemeye, içtiğimiz suya, soluduğumuz nefese ihtiyacımız var ise maneviyatımızı geliştirmek için de her şey den önce Sevgiye sevilip-sevilmeye ihtiyacımız var.

Yaşadığımız yaşamdan zevk almak, bugünümüzün yarınımızın değerini bilmek için herkesi, her şeyi karşılık beklemeden sevmeye davet ediyorum.

Son sözü Aşkın Sultanı Mevlana’ya bırakalım gene : “Seviyoruz; işte yaşamımızın güzelliği bu yüzden.”

Diğer bir sohbet odamız olan ilginizi çekebilir.